Lazer Epilasyon Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Lazer uygulamaları bir ışık kaynağından çıkan ışınların belli bir tüpte biriktirilip, güçlendirilerek, belli bir noktaya yönlendirilmesi esasına dayanır. Çeşitli dalga boylarındaki lazer ışınları kullanılarak derinin farklı molekülleri hedef alınır ve hedef alınan moleküllere özgü etkiler oluşur. Lazer 40 yılı aşkın bir zamandır tıbbın çeşitli alanlarında uygulanmaktadır. Dermatokozmetoloji alanında ise lazerler; epilasyon, yüzeysel damar genişlemelerinin tedavisi, leke tedavisi, akne, akne izi tedavisi ve yüz gençleştirmede kullanılmaktadırlar.

Lazer epilasyon, vücutta istenmeyen tüylerin, lazer ışığı kullanılarak yok edilmesidir. Doğru dozlarda cilde uygulanan lazer ışığı, cilt dokusuna zarar vermeden deriden geçerek kıl kökündeki pigment hücrelerine (deri ve kıla renk veren melanositler) nüfuz eder. Kıl kökündeki bu hücreler tarafından emilen enerji, ısıya dönüşür, ısı kıl kökünü tahrip ederek, kıl kökünden yeni bir tüy çıkmasını engellemiş olur.

Bu amaçla kullanılan farklı dalga boylarına sahip birkaç farklı lazer tipi vardır; Alexandrite, Diot ve NdYAG lazerler gibi. Alexandrite ve Diot lazerler melanin pigmenti tarafından tutulduğundan koyu tenli kişilerde deri pigmentini de etkileyebilir, doğru dozlarda çalışılmadığında deriyi yakma ve leke bırakma gibi istenmeyen etkiler oluşturabilir. Nd:YAG lazerler kıl kökündeki pigmenti daha az hedef alıp aynı zamanda kılı besleyen damarlardaki hemoglobini de hedef aldığı ve kılın beslenmesi bozarak da etki ettiği için koyu tenli kişilerde daha güvenlidir ve ince ve açık renkli tüylerde daha etkilidir. Deride daha derine nüfus ettiği için derindeki kıl köklerine de ulaşabilir. Lazer ışınları deriyi geçerek iç organlara ulaşamazlar, bu yüzden kol altlarında lenf bezlerinin etkilenmesi veya genital bölgede yumurtalıkların etkilenmesi gibi endişeler yersizdir. Ayrıca lazer ışını radyoaktif ışın değildir, vücutta birikerek ileri yıllarda herhangi bir kalıcı zarar oluşturmaz.

Beyazlaşmış ve çok ince tüyleri hiçbir lazer ışını görmez. Bu yüzden lazer epilasyon işlemlerinde sıfır kıl beklentisi doğru bir beklenti değildir. Lazer ışınının göremediği kıllar eğer istenirse daha sonra iğneli epilasyonla temizlenebilir.

Lazerlerin kıl giderme etkileri kıl köklerinin aktif olduğu dönemde oluşur. Bir seans sırasında bütün kıl kökleri aktif olmadığından tekrarlayan seanslara ihtiyaç duyulur. Seans sayısı kişinin genetik ve hormonal yapısına, varsa kullandığı bazı ilaçlara, kullanılan lazer cihazına ve kullanan kişinin deneyim ve bilgisine göre değişiklik gösterir. Hormonlar, diyet, stres ve genetik özellikler hayat boyu yeni kıl büyümesinde rol oynayabilir. Tedavi tamamlandıktan sonra yeni kıl büyümesi olursa yeniden düzeltici seanslara ihtiyaç duyulabilir. Seans aralıkları kıl büyüme fazına göre ayarlanır, her vücut bölgesinde farklılık göstermekle birlikte ortalama 6 hafta aralıklar uygundur.

Lazer uygulaması sonrası bazı kişilerde kıl gözeneklerinde hafif kabarmalar ve kaşıntı olabilir, bu durum geçicidir, kalıcı bir değişiklik bırakmaz. Ancak yanlış uygulamalarla aşırı kızarıklık su toplaması gibi yanık bulguları oluşursa sonrasında kalıcı renk değişikliklerine yol açabilir.

Etkili sonuç alabilmek için ve istenmeyen yan etkilerden korunmak için cildinizin ve kılların yapısını, genel sağlık sorunlarınızı en iyi değerlendirebilen, uygulama dozlarını size özel olarak ayarlayabilen Dermatoloji Uzmanlarının kontrolünde yapılan lazer epilasyon uygulamalarını seçmenizi öneririm.

İnternet Sitesi Aydınlatma Metnine ulaşmak için tıklayınız.